Kalabalık bir heyetin karşısında, heyecan seviyesinin yükseklerde olabileceği bir şart ve ortamda nasıl böyle esprili böyle rahat ve böyle kendinden emin kekelemeden konuşabiliyor bir genç.
Mantıklı bir tez ve akıcı bir hitabetle kürsüde haklarını savunan Londra'nın başarılı öğretmenlerinden Latife hanım (28) gibi örnekler beni merakta bırakırdı hep...
Oğlumun bu haftaki edebiyat okumaları ve haftalık ödeviyle anladım sanırım nasıl olduğunu. Evet sadece ikinci sınıfta bir öğrencinin bir haftalık edebiyat müfredatından. İçerik şöyle: Bahar dönemi ilk yarısına 19. yüzyıl İngiliz edebiyatçılarından Edward Liar şiirleri okuyarak başladılar. Müfredatta olan şiir klipleri izlenerek, ilgili etkinlikleri yapılarak ve üzerinde düşündürülerek bir hafta boyunca okundu. Akıcı okuma sağlamak için tekrar tekrar okundu. Yazarın kalemine aşinalık için bir başka şiiri daha araya sokulup üzerine düşünülmesi için bir de resim çizdirildi öğrencilere şiiri anlatan. Bunun yanı sıra kafiyeli kelimeler listesi (seçmeli dört grup) verildi ezberlenmesi için. Evet ezberlenmek üzere kelime listesi verildi. Bir sonraki haftaya ödev ise bir şiir yazılmasıydı. Sınıfta okunan şiirler defaatle çalışılmış üzerinde kelime kelime satır satır düşünülmüş ama ezberlenmesi istenmemişti. Çocukların şiirlerini duymak istiyorlardı. Ödevde bir de dipnot vardı: Anlamsız kelimeler kullanmak, yani bizim dilimizle saçmalamak, serbest!
İkinci sınıfta iki asır öncesinin metinlerini okuyup anlamaya çalışan ve benzerini yazmaya çalışan çocuklardan bu gibi hatiplerin çıkması pek de sıra dışı olması gerek.
Selametle kalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder