07 Haziran 2013

Uyku(suzluğu)m

Ne büyük nimetmiş sağlıkla alınan uyku. Uykusuzluğa dayanıklı bünyelerin bile bir dayanma noktası varmış meğer.. Öyle bir nokta ki artık kendini tanımaz hale geliyormuş insan. Duyguları ve fiilleri, refleks olarak gerçekleşmiyorlarsa, kontrol etmek oldukça zorlaşıyormuş. Başıma gelmese inanması zor bir durummuş vesselam...
Küçük beyimizin uykularının her geçen gün anne bağımlı hale gelmesi nedeniyle son zamanlarda deliksiz iki saat uykuya şükreder hale gelince soluğu uyku terbiyesi metotlarını açıklayan internet sayfalarında aldım. Ne oğulcağızım keyifle uzun uzun uyuyabiliyor ne de ben ne vakit uyuyorum ne vakit uyanığım farkına varıyordum. En insaflı bulduğum kaldır- yatır yöntemini uygulamaya böylece başladım. Metodu bebeğin kendi başına kalması için değil anneden ayrı da uyuyabilsin diye uyguladığımdan, bebeğimi doyuruyor ama bu esnada uyutmamaya dikkat ediyordum. Uykuya dalışı muhakkak yatağında oluyordu. Oldukça başarılı az ağlamalı ve iyi uyumalı bir hafta geçirdik. Gündüzleri iki defa bir iki saat uyuyordu. Akşamları ise bu bağımlılığı olmadan önce olduğu gibi bir kere doyurmak kaydıyla önceleri sık uyansa da sonrası sadece bir kez süt için kalktı. Aşama aşama uyum sağlıyordu. Ta ki hafta sonu onu rahat ettiremediğim bir mekanda arkadaş pikniğine gidene kadar. O günkü uykular eski bozuk usulle olunca miniğimin uykusu  karman çorman oldu.Bir de bu zorluğa babacığının onun ağlamalarına dayanamaması dahil olunca benim sıkmaktan limona dönmüş kalbim dayanamadı ve bıraktım. Zira bebeğimin beni hissettiğini bildiğimden kendimi ikna etmiş öyle başlamıştım bu işe. Ancak bir kaç defa uzun ve acıklı ağlamaları kalbimi oldukça zorlamış hatta ben de ağlamıştım. Ancak tekrar kendimi toparlıyor ve ona destek oluyordum ama babacığına destek olmak da eklenince bu uygulamaya  omuzlarım kaldırmadı.
Şimdi eski anne kucağında süt içerken uyuma usulüyle devam ediyoruz. Oğlum, sanırım biraz da büyüyor olmaktan, gündüzleri bir iki saatlik ya da iki yarımşar saatlik uykuyla geçiriyor. Geceleri ise akşam ezanı ile yatıyor ve ne sıklıkla uyanırsa uyansın sütünü içip yeniden uyumaya devam ediyor.  Uyanma sebebi ne olursa olsun, ki bazen bu yatağında dönerken kenara çarpmaktan ya da gazdan olabiliyor, muhakkak bu şekilde uyuyor. Sabah gün doğumuyla bazen de hemen öncesinde uyanıyor. Bu uyma zamanlamasından gayet memnunum. Ancak uyku aralarında, daha evvel olduğu gibi, babasının pişpişiyle de uyumasının, yahut ben olmadan da akşam uykuya dalmasının bir  yolu yok mu acaba, diye araştırıyorum..
Bebeğimi büyütürken tabiatına fazla müdahale etmemeyi prensip haline getirme kararımı hamileyken almıştım. Eskiden beri insan fıtratına itimadım vardır. Oğlumun büyümesini dikkatle izliyorum. Bunu yaparken de fıtrata itimadıma ne kadar haklı olduğumu farkediyorum. Eğitimin bu tabiatta küçük dokunuşlar olması halinde başarılı bir sonuç vereceğine inandığımdan şimdilik hangi köşelere dokunacağımı kaydediyor ve bazılarını sadece yumuşak sözle düzeltiyorum. Israrcı ve inatçı olmuyorum. Ancak tramvatik olmasa da ateşli hastalıklar gibi tecrübelerin bebeklerin tabiatlarına  ettikleri etki tüm ebeveynlerce malum bir  mevzu. Bizim uyku bozumumuz da bir ateşli hastalık hatırası. 
Bu bircik hatıranın benim için bu kadar etkili bir gücünün olacağını düşünemezdim doğrusu.  Yeterince alınmamış uykunun bir süre sonra  beni bu denli zordurumda bırakacağını bilmezdim. Vay uyku, sen doyurulmayınca aklın görüş mesafesini buğulayan bir canavarmışsın meğer.. 
Bebeklerin uyku eğitimi hakkında ne mi düşünüyorum? Her bebeğin ihtiyacı olmayabilir, her annenin de.. Ama gerektiği düşünüldüğünde oldukça kararlı -inatçı değil- olmak gerek. Bir de uygulayıcı anneyse psikolojik destek çok mühim. Tek dileğim batılı psikologların bizim bebek terbiyemize hiç de uymayan usullerine muhtaç kalmamamız. Yaşlılarımızın eminim çok hoş metodları vardır bebelerin uyku terbiyesi için. İnşallah paylaşabileceğim bir tecrübeye tesadüf ederim.
Bir başka yazının konusu olası bir mevzu olarak şunu ifade edeyim ki: bu zamanın sorgulamacı annelerini zorlayan, ya da beni anne olarak en çok zorlayan bebek bakım ve eğitiminde geleneksel yöntemlerle modern çözümler arasında kalmış olmak.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder