10 Kasım 2016

Bu Alem Benim Okulum: Elif Ba IV

Yakınlarımızdaki çocuk kütüphanesinin masal saatindeki etkinlikte parmak boya kullanan Aram uzun süre önce biten parmak boyalarını hatırlayarak yeni parmak boyası alıp alamayacağımız sordu. Boyaları alıp çıktığımızda eve varana kadar defaatle içerisinde parmak boyası geçen hayaller kurdu.
Ben ise boyaların kullanımını programlama derdindeydim. İkiz kardeşlerinin ayakta olması kontrolü ve telafisi zor kazalara neden olabilirdi. Onların uyumalarını beklemek en iyisiydi. Sonunda uyudular. Ben de hemen boyaları kağıtları hazırladım mutfağa geçtik. Islanabilir zeminde parmak boya kullanımı daha az riskli oluyor çünkü. Aram zaten evde olduğumuz vaktin çoğunu mutfakta geçiriyor. Sıra parmak boyasıyla ne yapacağındaydı. Daha önceleri boyaları karıştırıp önündeki sayfayı sonunda renk karışımından mütevellit kapkara olmuş bir sayfaya döndüren bir boyama şekli vardı. Elleri de bileklere kadar bu karalıktan nasibini alırdı. Ancak masal saati etkinliğinde parmak ucunu kullanabildiğini fark edince öğrendiği harfleri çizmeyi teklif ettim. Kabul etti. 
Bir yandan harfleri söylüyor bir yandan çizdiğim kalıpların içini parmağıyla boyuyordu. Ancak boyaya gösterdiği heyecanı harfleri söylemekte göstermiyordu. Dalga geçiyor harflerin seslerini bozuyordu. Ben de madem öyle dedim, boyamaya ağırlık verdim. Tüm boyaları açtık sırayla. Her harfi farklı renge boyadı. Kiminin  noktasını boyamayı unutmuşuz, bıraktık öyle. Ama sınırlı boyamada hayli yol katettiğini, parmak ucunu kalem gibi kullanma talimi yaptığını görmek değerdi doğrusu. Resimle çok nadir ilgilenen bir çocuktan bahsediyoruz. Milimetrik ilerlemeler kilometre gibi geliyor gözüme. 
Sonra ben kalıp çizerken "ben de çizeceğim" dedi. Bir harfi kopya etmeyi denedi. Önce olmadı. Olmadığını fark etti ve yeniden denedi. Bu sefer olmuştu. İçini de parmak boya ile boyadı ve oldu mu size bir "ra" harfi. Kendi başına çizdiği boyadığı ilk harfi oldu bu.  
Boyama bittikten sonra sayfaları kurumaya serdim. Sahi bu arada dört harf daha ekledim öğreniyor olduklarına . Yine şeklen birbirine benzeyen dört harf.  O dört harfle ilk yedi harfi boyadığı sayfaları kuruduktan sonra mutfakta bir dolap kapağına yapıştırdım. Her girip çıktığında gördüğü bir yere... 
Çalışmayı yapalı tam bir hafta oldu. Tekrar bir çalışma yapmadık. Ama mutfağa girip çıktıkça harfleri okudu, sordu, yanında o harfle başlayan isimleri olan hayvanların resimlerini çizmiştim onları konuştuk peltek harfleri peltek olmayanlarından, boğazdan yumuşak çıkanı hırıltılı çıkandan ayırdık. Harfler günlük hayatına dahil oldu. Onlarla kendi istediği zaman kendi istediği kadar ilgileniyor. 
Bir sonraki çalışmanın etkinliği de hazır. Ancak özlemesini bekliyorum. Öğrenmeye iştahı olsun istiyorum. Bir kaç defa niyet ettiysem de teşebbüse geçmedim o nedenle yeni bir derse.  Oysa kimi zaman harflerin hepsini birden öğrenmek istediğini söylüyor. Sırayla, yavaş yavaş, sindire sindire diyorum. Harflerle oynamak oyalanmak hoşuna gidiyor, itiraz etmiyor yavaş ilerlememize.  Doğrusu ilerleme bile sayılmaz. Tanışıyor onlarla, sohbet ediyor, bir şeye benzetiyor, adlarını unutuyor hatırlamaya çalışıyor. Daha çok sevdikleri, daha az sevdikleri var... Muhabbet oluşsun, aşinalık kazansın kafi şimdilik. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder