04 Kasım 2013

Eğitmek fıtrata/ tabiata yön vermek mi yoksa bir hamura şekil vermek mi?

Küçük beyimizi hayran hayran izlediğim günlerden biriydi bugün. Öğleden sonra küçük bir plastik bardağa doldurarak verdiğim ayıklanmış çekirdekleri daha sonra almakta zorlandığı için verdiğim daha yayvan tabağa kendisi aktarıp tekrar tabaktan bardağa aktarıp oradan yemeyi tercih edince şu çeşitli eğitim programlarında yer alan öğretiler geldi gözümün önüne.
Ne güzel bizim miniğimiz hiç bir eğitime gerek kalmadan kaptan kaba aktarma işini yapıvermişti.. dedim  ki akşam da makarnalarını yerken aynı işi tabağındaki makarnaları önce su içtiği bardağa doldurup sonra ağzına atınca aklım karıştı. Bu kimi eğitim programlarıyla öğretilen bir davranışsa nasıl oldu da bizim oğlan bir gün kendiliğinden başlayıverdi yapmaya?
Ta üniversite yıllarında düşündüğüm ve genç yaşında kansere yenik düşmüş ama genç ömrüne bolca talebe sığdırmış olan çok sevdiğim bir dostumla üzerinde mütealalar yaparak bir günü geçirdiğimiz yukarıdaki başlık yeniden gündemime geldi bu vesile ile. Ben hep fıtrata güvendim. Tabiatı biz bozuyorduk, bozuyoruz. Doğanın bize göre en vahşi tarafı bile bizim eğitimle verdiğimiz zararı veremiyor dünyaya..
Bu durumda ben hala fıtrata güveniyorum. Evladımı yetiştirmekte bana düşenin şekil vermek değil gözetmecilik olduğunu düşünüyorum. Pek tabii ki benim, bizim ailenin evladı olmasının kendisine sağladığı imkanlar ile şekil bulacak tabiatı.. Onların muhteşem gözlemciliği bizim dayatmalarımıza hiç ihtiyaç bırakmıyor aslında. En azından tedris dönemi gelene kadar...
Acaba bu gereksiz zorlamaların çocuklarda anlama melekelerine yalama yapmasına neden olmasından mıdır, yeni öğretmenliğe başladığım okulda bazı öğrencilerin hiç bir şekilde anlama fonksiyonlarının çalışmaması. Önce biz ebeveynler sonra da biz öğretmenler gereksiz uyarılarla çocukları uyarılara karşı duyarsızlaştırıyor muyuz acaba?
Feraseti bol çocuklar yetiştirmek dileğiyle keyifli dinlemeler...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder